Yırtılan onca sayfaya karşın, yeni bir sayfa açmaya gerek var mı?
Her bağışlayışımız sırtımızdaki yükleri eksiltirken, kalbimizdeki duyguları da eksiltir. Kesintisiz kırılmak, üzülmek, haksızlığa uğramak, bedelsizleştirilmek, kesintisiz bağışlamakla iyileşir mi? Kaybetmek için, inandığımız için, verilen laflara kandığımız için, her keresinde yeni bir sayfa açarken, o sayfalar ömürden giden zamanları temsil etmiyor mu? Acı, yeis, anlamsızlık ve tatsız geçen günler boşa geçen günler değil mi? Yeni sayfa açalım mı derken, defterin sayfaları eksilmiyor mu?
Çöp kovası dolmuyor mu?
Geriye dönüp baktığımızda geçmişin koca bir çöp kovası gibi buruşturulmuş kağıtlardan dolduğunu görmüyor muyuz? Kesintisiz şans tanımanın, kesintisiz barışmanın, kesintisiz bağışlamanın bir karşılığı var mı? Defter aynı olduktan sonra, yeni sayfa açmanın kime ne bereketi olabilir ki? Şahsiyet ve bakış açısı aynı olduktan sonra, kesintisiz sınamanın bir bereketi var mı? Farkındalık olmadan, yüzleşme yapılmadan, kendini tanımadan yaşanılan her şey tekerrürden ibaret değil midir?
İşte böyledir ilişkiler. Şayet çözmeden yürürsen, yaşamı değil, geri dönüşüm kolisini doldurursun. Barışmak uyuşmak, çözümü ise değmekten ibaret sanırsın. Oysa değişen tek şey, bir sayfa daha gitmiştir hayatımızdan…
Serhat Yabancı
Aile-Konutluluk Terapisti
özel içeriğidir.