Oyunculuk çocukların psikolojisini bozuyor
Doç. Dr. Aylin Şehirden Koçkar, “Saatlerce süren çekimler çocuklar için uygun eylemler değildir. Çocuğun işi reyindir” dedi.
Çocukların reklamlarda, dizilerde, müsabakalarda yer almaları çoğu zaman müzakereleri de birliktesi getiriyor. Mevzuyu, çocukların gelişimsel ve psikolojik açıları ile değerlendiren Psikoloji Kısım Başkanı Doç. Dr. Aylin Şehirden Koçkar, “Bu cins çekimler yapılırken çalışılan etraflarda çocuklar için güç şartlar mevzubahisi. Bu vaziyetin çocuğun yaşına ve gelişimsel seviyesine göre değerlendirilmesi ve her vaziyette çocuk psikolojisi, gelişimi alanında danışmanlık yapabilecek uzman bir şahsın çalışma civarında bulunması gerekir. Bu stil işlerin çocuklar için uygun eylemler olduğunu söyleyemem. Çocuğun işi reyindir. Saatlerce bir çekimin yapılmasını beklemek ufak bir çocuğun gelişimsel seviyesine, beyin gelişimine uygun bir etkinlik değildir” biçiminde konuştu.
“Çocukta boş bir özgüven oluşabilir”
Çocukların kendilerine gösterilen fazla alakayı natürel karşılama ihtimalinin az olduğunu söyleyen Doç. Dr. Koçkar, “Çocuklar natürel olarak bunu kaldıramayabilirler. Ayrıca bu cins etraflarda bulunmak çocukta, ben çok hoşlanılan, çok sayılan, çok ehemmiyetli bir şahısım duygusu oluşturabilir. Başka Bir Deyişle boş bir özgüven mevzubahisi olabilir. Yaşamda her istediğinizi elde edememek yaşamın natürel bir hakikatidir. Ancak bu etraflarda çocuklara, her istediğini elde edebilirsin gibi hudutsuz bir izlenim verilirse çocuğun ilerleyen zamanlarda olasılığı da elinden alınmış olur. Öte yandan, çocuğun yaşıtlarının da böylesi bir vaziyette nasıl tepki vereceklerini kestirmek evvelden güç olur. Bazı çocuklar pozitif laflar söylerken, bazı yaşıtları acımasızca tenkit etebilir, dalga geçebilir. Bu vaziyet de yine özgüven kaybı ve yalanlanmışlık duygularını getirebilir” açıklamasında bulundu.
Çocuklar neyi görürse onu ister
Çocukların özellikle bu cins mevzularda kendi tercihlerini yapamayacak vaziyette olduklarına dikkat toplayan Doç. Dr. Koçkar, “Bu yolu seçen bir çocuk belirli erişkin biri tarafından yönlendirilmiştir. Zira çocuk durduk yere ben de reklamlarda oynamak istiyorum demez. Zati reel denetlenmesi gereken mevzu çocukların televizyon, reklam veya dizi izlemeleridir. Aralıksız bu yayınları izleyen bir çocuk elbette ‘ben de orada olmak istiyorum, ben de bunları yapmak istiyorum’ diyebilir. Ama bu hakikat bir istek değil, manipülasyon ve maruz vazgeçme neticesinde ortaya çıkan bir istek olur. Neticede çocuk neyi görürse onu isteyecektir. Bu sebeple, benim çocuğum bunu istiyor diyecek bir ebeveyne yanıtım; ‘şayet çocuk buna maruz vazgeçilirse tabi ki isteyebilir’ olur” ifadelerini kullandı.
Ebeveynler çocukların gelişim yarıyıllarını iyi okumalı
Ebeveynlere çocukların gelişim yarıyıllarını iyi bir biçimde okumayı öneri eden Doç. Dr. Koçkar, “Gelişim yarıyılını iyi okuyan bir ebeveyn, bir çocuğun öğrenişsel kapasitesi, vakalara yaklaşımı ve taze zekasıyla bilmesi gereken çok fazla şey varken o zamanın tamamını çalışarak geçirmesi çocuğu negatif etkileyecektir. Zira böyle bir vaziyette çocuk, çalışarak yaşamına devam eder ve bu ebeveyn onayıyla asıllaşan bir vaziyettir” dedi. Çocukların, zekâ gelişimlerinin yüzde 80’inin 8 yaşına kadar bitirildiğini vurgulayan Dr. Koçkar, “Bunun şuurunda olan bir ebeveyn bu zamanı daha yararlı geçirmeye çalışır. Her çocuk TV’de olma vaziyeti ile yaşı, huyu ve gelişimsel seviyeyi gereği başa çıkamayabilir, ebeveynlerin çocuklarını bu cins gidişatlara maruz vazgeçerken bunları düşünmesi gerekir. TV’ye çıkabilmek için bir yaş hududu konulması gerektiği kanısındayım” biçiminde konuştu.