Kız çocuklarında otizm tehlikeyi daha düşük
American Journal of Human Genetics isimli mecmuada yayımlanan araştırmaya göre, Deoksirübo Nükleik Asit moleküllerindeki yanılgıların asapsal gelişime hasar vermesi, erkeklere mukayeseyle daha düşük olasılıklı. Belirtiler, erkeklerin otistik spektrum bozukluğu, dikkat beceriksizliği ve hiperaktivite gibi asapsal gelişimle iletişimli rahatsızlıklara tutulma tehlikelerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Araştırmada, asapsal gelişimlerinde bozukluk tespit edilen 15 binden fazla fertten elde edilen bilgiler ve otizm görülen takribî 800 aile incelendi. Otizm teşhisi konulan kız çocuklarının genlerinde, erkeklere oranlara daha çok hasarlı değişinim görüldü. Fakat otizm teşhisi konulabilmesi için, negatif değişinim seviyesinin yeterli seviyeye çıkmadığı tespit edildi.
Bu neticelerden yola çıkıldığında, kız çocuklarının beyninde otizm semptomları üretilebilmesi için, erkek beynine oranla daha banal dışı genetik başkalaşımlar görülmesi gerektiği anlaşıldı.
Kız çocuklarının beyninde daha büyük mukavemet var
İsviçre Lozan Üniversite Sağlık Kurumu öğretim vazifelisi Sebatien Jacquemont, “Bilgiler, belirtilerin ispatlanması için daha çok deneye gereksinim dinlendiğini gösteriyor. Ama yeniden de, kız çocuklarının beyninde, erkeklere mukayeseyle daha büyük bir mukavemet olduğu görülüyor” dedi ve ilave etti: “Erkeklerin asapsal gelişimlerini, kızlara oranla daha basit kırabilirsiniz. ”
Araştırmada imzası olan uzmanlardan Washington Üniversitesi öğretim vazifelisi Evan Eichler de erkek ve kız çocukların beynindeki gen değişinimlerinin sayı olarak birbirinden değişik olduğunu söylüyor: “Buna iki biçimde bakılabilir. Ya erkekler daha duyarlı, ya da kızlar daha korunmalı. Dolayısıyla bir kız çocuğunun otizm geliştirme seviyesine erişmesi için erkeğe mukayeseyle genomunda daha büyük zararlar alana gelmesi gerekiyor.”
Eichler bu belirtileri, kız çocuklarında iki tane X kromozomu bulunması, dolayısıyla bir X kromozomu hasar gördüğünde değişiğinin işlevinin devam etmesiyle açıklıyor. Belirtilerin, asapsal gelişim bozukluklarını teşhis edebilmek için daha duyarlı cinsiyet esaslı araştırmalara da liderlik edebileceği düşünülüyor.