Akıl salt zafer anlamına gelmiyor
Bilme, bilinenden faydalanabilme, yeni vaziyetlere uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yetisi olarak öğrenilen akıl; zekâsal maharetlerin geçimli çalışması olarak dikkat topluyor. Ancak akademik anlamda galibiyetli olmak için akıl testinden alınan iyi puanın tek başına yeterli olmadığını belirten Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, bir çocuğun zaferindeki esas kriterin çalışmak olduğunu söyledi.Akıl testinde iyi bir puan almanın, ömür boyu zafer anlamına gelmediğini belirten Knudsen, afaki yere akıl testi uygulamanın da çocuğun gelişimini negatif etkilediğini vurgulayarak şunları aktardı: “Akıl testleri gerek dinlenmediği takdirde kullanılmamalıdır. Çocuklar doğdukları andan itibaren, gelişim süreçlerinde yüksek ya da düşük seviyede akıl bulguları gösterebilir. Gözle görülebilen ve kuşku yaratan bu vaziyetler, elbette testlerle ortaya çıkarılabilir. Düşük akıl çok değiştirilemez iken, üstün akıl için değişik değerlendirmeler yapılabilir. Üstün akıl, her mevzuda çok galibiyetli olma ve her şeyin üstesinden gelme kabiliyeti olarak idrak edilmemelidir. Buradaki esas kriter, çocuğun sahip olduğu üstün becerileri ortaya çıkarmak ve cılız olduğu alanları da tespit etmek olmalıdır.“
EHEMMİYETLİ OLAN ZEKAYI VE HÜNERİ İYİ İDAREMEK
Akıl testlerinin ticari emelle çok sık kullanılmaya başlandığını söyleyen Knudsen, bu testlerin çoğu defa afaki ve yaş hudutları dikkate alınmaksızın uygulandığını ileri sürdü. Ailelere, çocuklarının maharetlerini bilmek için, yalnızca bir testlere bakarak değerlendirme yapmamalarını öneren Knudsen, “Genel olarak elde edilen skorlar, çocukların eğitim yaşamına başlarken sınıflandırılmalarına neden olmakta ve bu onların tüm yaşamları süresince taşıyacakları bir yafta olabilmektedir. Ancak yaşamda zafer için, üstün becerilere sahip olmak esas şart değildir. Her çocuğun kesinlikle beceri ya da maharetler vardır. Öteki taraftan, iyi idarenemeyen üstün akıl varsayım edilenin aksine pozitif değil, olumsuz neticeleri de birliktesi getirebilir” değerlendirmesini yaptı.